Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin Ali

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Kitabın Adı: Kuyucaklı Yusuf
Yazarı: Sabahattin Ali
Türü: Dram, Aşk, Türk Edebiyatı
Goodreads Puanı: 4,09
Sayfa Sayısı: 222
Yayınevi: Yapıkredi Yayınları
Basım Yılı: 1937

Arka Kapak Yazısı:
"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu."
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hiyakesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.
Dün itibariyle yaz okuma şenliği kapsamında bir kitabı daha bitirdim. 1940'tan önce yazılmış Türk edebiyatından bir kitap kategorisi tamamlanmış oldu böylelikle :) Kitaba büyük beklentilerle başladım, zira daha önce Sabahattin Ali'nin meşhur Kürk Mantolu Madonna'sını okumuş ve bayılmıştım. Sabahattin Ali deyince zihnimde 'iyi kitap' ampulü yanıyordu hemen. Hala yanıyor tabii, yazarın diğer romanı olan İçimizdeki Şeytan'ı da büyük bir zevkle okuyacağıma eminim. Ama Kuyucaklı Yusuf benim Kürk Mantolu Madonna'yla oluşan o kocaman beklentimi pek karşılayamadı maalesef. Belki de kitapları yanlış sırayla okudum, kim bilir.
Kitap, Aydın Nazilli'nin Kuyucak kazasında ailesi eşkiyacalarca öldürülen küçük Yusuf'un kaymakam Selahattin Bey tarafından evlat edinilmesiyle başlıyor. Selahattin Bey'in karısı, küçük kızı ve Yusuf'tan oluşan aile bir süre sonra Balıkesir Edremit'e taşınıyor ve olayların büyük kısmı orada geçiyor. Yusuf'un büyümesiyle eş zamanlı olan değişimi, ruh hali, evin içindeki olaylar, kasabadaki insanlar ve Yusuf'un arkadaşlarıyla olanlar anlatılırken arka planda Türk toplumunun yüz yıl önceki yaşamı, durumu, savaş, insanlar ve hayata dair çıkarımlarla öğütler çok güzel göz önüne konuluyor. Sabahattin Ali'nin en sevdiğim yanı bu zaten. Hayatı öyle çözmüş, öyle kabullenmiş ve öyle güzel anlatmış ki; okurken şaşıp kalıyorsunuz. Nutkunuz tutuluyor. Yazar Kuyucaklı Yusuf'ta da bunu anlamış olma durumunu ve anlatma kabiliyetini çok güzel kullanıyor. Nur içinde yatsın. 
Kitap beklentilerimi karşılayamadı deme sebebimse; kitapta yaratılan havanın çok melankolik, çok üzüntülü oluşuydu. Yusuf sürekli düşünceli bir halde, karamsar bir ruh hali içinde; Selahattin Bey kimseyi umursamayan bir durumda, Şahinde gezmelerden tozmalardan (Fakat kadın ne gezdi! Kitap boyunca konu komşudan çıkmadı :D ) hiç mi hiç geri kalmayan sinir bozucu kötü karakter rolünde, Muazzez hep masum, saf ve kötü yana çekilen güçsüz küçük kız hallerindeydi. Ve kitap boyunca  bu hiç değişmedi. Kürk Mantolu Madonna da böyle melankolik bir havadaydı, onu neden o kadar sevdin derseniz; oradaki karakterlerin hüzünlü olmasına hak veriyorsunuz! Ama burada öyle değildi. Muazzez'in kocası evden gitti diye evde alemler yapmasını ya da Şahinde'nin sürekli ailesinin arasının bozuk olduğu Hilmi Beylere gidip gelmesini ise saçma buldum ben, kendi adıma. Zaten her şey bunlar yüzünden patlak verdi. Yusuf'a hak vermek gerek.
Böyle olumsuz şeyler yazdığıma bakmayın, kitap okunması gereken Türk edebiyatının önemli kilometre taşlarından. Yazıldığı dönemi, yani Türk edebiyatının eski yapısından kurtulup batılılaşmaya çalıştığı dönemi baz alırsak çok iyi, üstün bir yapıt su götürmez bir gerçek. Katkısı yadsınamaz. Bu yönden herkesin okuması gerektiği, kütüphanesinde olması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum ben Kuyucaklı Yusuf'un. Alın, okuyun. Çok şeyler göreceksiniz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS