Bu Ay Okuduğum Kitaplar (Ağustos 2016)

31 Ağustos 2016 Çarşamba

Ağustos ayı, benim için gayet verimli geçen ve eski okuma hızıma ulaştığım bir ay oldu. Umarım yılın son aylarında da bu performansımı devam ettirip çok daha fazla kitap okuyabilirim.
Bu ay ilk olarak Henry Miller'dan Uykusuzluk kitabını okudum. Yazarın yaşlılık döneminin bir ürünü olan bu kitabı ne sevdim, ne sevmedim; arada bir yere koydum diyebilirim. Kitapları yazılış sırasına göre okusam daha büyük bir keyif alabilirdim diye düşünüyorum; biraz yanlış bir yerden başladım sanırım.

Lola ve Komşu Çocuk, açıkça söylemek gerekirse benim temkinli yaklaştığım bir kitaptı. Eleanor ve Park'ta yaşadığım hayal kırıklığından sonra bunu okumayı pek düşünmüyordum. Ama sonra merakıma yenik düşüp aldım ve kitabı zannettiğimden çok daha fazla sevdim. Ayrıntılı yorumunu en kısa zamanda bloga gireceğim.
Kıyamet Gösterisi, uzun zamandır kitaplığımda okunmayı bekleyen bir kitaptı. Elimdeki Neil Gaiman kitaplarını yavaş yavaş eritmeye karar verdiğim için bu ay içinde okuyup bitirdim. Kitabın özgün olan konusunu sevsem de, hep bir şeyler eksikmiş gibi hissettirdi bana. O yüzden okuma sürecimde çok konsantre olamadım. Bunu da yanlış bir zamanda okuduğumu düşünüyorum, ileride yeniden elime alacağım kesinlikle.

Kurtlara Söyle Eve Döndüm, tahmin ettiğimden çok daha fazla sevdiğim bir kitap oldu. Uzun zamandır beni ağlatan ilk kitap olmasının yanı sıra, çaresizliği ve sevgiyi çok güzel anlattığını düşünüyorum. Aklımda soru işareti olarak kalan pek hoşlanmadığım kısımları olsa da, çok derin bir duygu yüklü olduğu için keyifli bir okuma süreci oldu benim açımdan. Bunun da yorumu en kısa zamanda gelecek.

Artık Gabriel Garcia Marquez kitaplarını okumaya başlamalıyım deyip yazarın ilk kitabı olan Yaprak Fırtınası'nı da elime aldım bu ay. Ben ağır bir dille karşılaşmayı beklerken gayet akıcı ve anlaşılır, ama edebi yönünden hiçbir eksiği olmayan bir kitap çıktı karşıma. Dişe dokunur bir olayı anlatmamasına, bir durum öyküsü olmasına rağmen birkaç saatte bitti. Çok da severek okudum ve iyi ki Marquez okumaya başlamışım dedim. Yazarın kitaplarını çıkış sırasına göre okuyacağım bundan böyle.

Peri Gazozu, Türk edebiyatından bir şeyler okumak için elime aldığım ve çok sevdiğim bir kitap oldu. Öykü okuyacağımı sanırken anı derleme - deneme tarzı bir kitapla karşılaştım ve sürekli roman ya da öykü okuyan benim için hoş bir değişiklik oldu. Çok akıcı, yalın bir dile sahip ama vurucu anlatılardan oluşuyordu kitap; toplumsal yönü ağır basıyordu. Yazarın edebi yönünün zayıf olduğunu düşünsem de ben çok sevdim ve herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. 

Kabuk Adam, uzun zamandır aradığım ama baskısı tükendiği için hiçbir yerde bulamadığım bir kitaptı. Birkaç gün önce yeniden basıldığını gördüm ve hemen alıp okudum. Birkaç saat alan okuma sürecinde başka hiçbir şey yapamadım; tabiri caizse kitap beni olduğum yere mıhladı. Birkaç hoşlanmadığım nokta olsa da genel olarak kitabı sevdim.

İnsancıklar, artık yavaş yavaş Dostoyevski külliyatını okumaya başlayacağım için elime aldığım ilk kitap oldu. Suç ve Ceza'yı daha önce okumuş ve hayran kalmıştım; o nedenle yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım. 

Ağustos ayı benim için verimli ve sevdiğim kitaplarla dolu bir ay oldu. Siz neler okudunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS