Korku / Stefan Zweig

8 Haziran 2016 Çarşamba

Kitabın Adı: Korku
Özgün Adı: Angst
Yazarı: Stefan Zweig
Türü: Psikoloji, Dram
Goodreads Puanı: 4,06
Sayfa Sayısı: 70
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Basım Yılı: Zweig, 1920
                   İş Bankası, 2015
Çevirmen: İlknur İgan

Arka Kapak Yazısı:
Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer.Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.
Bloglarda ve bookstagram hesaplarında çok sık görmeye başlayınca, Stefan Zweig'in külliyatını edinmek de istediğimden İzmir Kitap Fuarı'ndan aldığım kitaplardan biri oldu Korku. Fuardan aldıklarım arasında okuduğum ilk kitap oldu aynı zamanda. Daha önce yazarın Satranç isimli kitabını okumuştum ve konusuna, yaptığı psikolojik çözümlemelere, anlatımına hayran kalmıştım. Sadece bir kitabıyla yazdığı tüm eserleri okuma isteği uyandırmıştı bende. Böylece Korku da bu yolda attığım ikinci adım oldu.

Kitap, ana karakter olan Irene'in sevgilisinin evinden çıkıp sonraki günlerini, hatta haftalarını zehir edecek olan kadınla karşılaşmasıyla başlıyor. Irene her ne kadar iyi şartlarda yaşasa da evliliğinden, kocasından, çocuklarından ve ev hayatından bunalmış durumda. Hapsolduğu bu kısır döngüden kurtulabilmek, biraz da olsa nefes alabilmek için kendini genç bir piyanistin kollarına atıyor ve aslında onu sevmese de sırf gizliliğin heyecanı ve hayatına getirdiği yeniliğin verdiği güzel hissiyat için bu ilişkisini sürdürüyor. Her şey güzel giderken yukarıda da bahsettiğim şantajcının ortaya çıkmasıyla Irene'in hayatı bir anda alt üst oluyor. Sonrasında da Irene'in girdiği bu kötü durumdan kendini kurtarma çabasıyla birlikte değişen ruh haline şahit oluyoruz.

Kitabın insan zaaflarına, psikolojisine, duygularına tuttuğu ayna muhteşemdi; yazar bunu o denli iyi yapıyor ki empati kurmamak mümkün olmuyor. İnsan doğasının aslında ne kadar güçsüz, kırılgan ve kötü olduğu tüm çıplaklığıyla anlatılınca rahatsız oluyorsunuz; ama bir yandan da bunun gerçek olduğunu biliyorsunuz. Zweig'in kitaplarını güzel yapan nokta da bu. Kendinizi buluyorsunuz. 

Yazarın anlatımı ise yalın ve vurucuydu. Kısa sayfa sayısıyla öz mesajlar vermek Zweig'in olayı zaten; bu da ayrıca taktir edilmeli kesinlikle. Birinin önüne onlarca sayfa koysanız mutlaka bir şeyler anlatır; ama az sayfayla anlatmak istediğini iyi anlatabilmek herkesin yapabileceği bir şey değildir. Ben böyle yazarlara büyük saygı duyuyorum ve gıpta ediyorum. Stefan Zweig de bunlardan biri. 

Ancak ilginçtir ki Korku'da sevmediğim nokta da bu oldu. Bu kitap biraz daha uzun olsaydı ve Irene'in ruh halinin çözümlemeleri daha ayrıntılı anlatılsaydı bu haliyle verdiği zevkin kat be kat fazlasını verirdi bence. Satranç'ta hiç böyle hissetmemiştim, onda her şey yerli yerinde ve olması gerektiği gibiydi. Ki Satranç Korku'dan daha derin ve çarpıcı psikolojik çözümlemeler barındırıyordu kesinlikle. Ama Korku'da kısalıkla birlikte bir şeyler havada kalmış, tam yerine oturmamış gibiydi. Belki de bana öyle geldi, bilemiyorum. Buna rağmen kötü bir kitap değildi kesinlikle Korku. İnsanın sahip olduklarının değerini anlaması için onları kaybetmesi gerektiğini ve o değeri anladığında çok geç kalındığını harika bir şekilde anlatıyordu. Ama çok değil, biraz daha uzun olsaydı çok daha iyi olabilirdi. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS