Doctor Who: Dehşet Ağı / Mike Tucker

10 Ocak 2016 Pazar

Kitabın Adı: Dehşet Ağı
Özgün Adı: The Crawling Terror
Yazarı: Mike Tucker
Türü: Bilimkurgu, Macera, Roman
Goodreads Puanı: 3,72
Sayfa Sayısı: 192
Yayınevi: İthaki Yayınları
Basım Yılı: Tucker, 2014
                     İthaki, 2015
Çevirmen: Nazlı Saltan

Arka Kapak Yazısı:
"Daha büyük bir böcek göreceğinizi hiç sanmıyorum." Doktor bu kez, İngiltere'nin Wiltshire kasabasının bütün sakinliği arasında II. Dünya Savaşı'ndan kalma bir gizemi aralamaya götüren esrarengiz ve ürkütücü macerasıyla karşınızda! 

Gabby Nichols oğlunu uyuturken aniden kızının bağırışını duyar. "Anne! Odamda bir örümcek var." Ve birden çığlıklar başlar… Kevin Alperton okula giderken büyük bir sivrisinek tarafından saldırıya uğrar. Ve işler tehlikeli bir hal alır. Yine de Doktor'u asıl endişelendiren ne koca bir örümcek ağı yumağıyla kozalanmış ölü bir ceset ne de mutasyona uğramış böcek sürüsüdür. Kasabanın dış dünya ile bütün bağlantılarının kesilmesinin ve böceklerin yavaşça kontrolü ele geçirmesinin önüne geçilebilecek mi? Antik bir taş çemberdeki tuhaf semboller ne anlama gelmekte? Kökü II. Dünya Savaşı'na dayanan bu gizem çözülebilecek mi?

(Tanıtım Bülteninden)
Doctor Who maratonumuzun son kitabı olan Dehşet Ağı'nda bugün sıra. İyi ki bu üç Doctor Who kitabını arka arkaya okuduk ve kapanışı da bu harikulade kitapla yaptık. İnanılmaz keyifliydi.
Dehşet Ağı, İngiltere'nin küçük bir kasabası olan Wiltshire'da başlıyor. Açılış bölümünde bizi kitap boyunca nelerin beklediği konusunda küçük bir izlenim edinip Doktor ve Clara'ya dönüyoruz. Clara aslında Kral Arthur'u görmek isterken Tardis'in saptadığı bir ley hattı bozulmasının peşinden giden Doktor onları Wiltshire'a götürüyor. İkili kasabada ne tür bir garipliğin olduğunu kontrol etmek için keşfe çıktıklarında başta bir şey bulamasalar da sonra çok büyük bir böcek ölüsü ve bir alt geçidin girişinde örümcek ağlarına sarılmış bir cesetle karşılaşıyorlar. Kasabanın bu devasa böceklerle sarılı olduğunu anlamaları da uzun sürmüyor. Sonraki bölümlerde Doktor, Clara ve onlara yardım eden kasabalıların böceklerin nereden ve nasıl geldiğini, bu işin arkasında kimlerin olduğunu, olayların kasabadaki bilim parkıyla olan ilişkisini çözmeye çalışırken başlarına gelenleri okuyoruz.
Kitap muhteşemdi. Ben kelimenin tam anlamıyla bayıldım. Daha ilk baştan harika bir hikaye okuyacağımı anlasam da sonra daha da iyiye gitmesini beklemediğim ama her bölümde çıtayı yükselten bir kitapla karşılaştım. Diziyi izleyenler bilirler, garip uzaylılar ve onların kötü niyetlerini işleyen bir sürü bölüm vardır. Dehşet Ağı da onlar gibi ama onların hikayesinin İkinci Dünya Savaşı'na, askerlere, zombilere ve zihin-beden transferine uzanmış haliydi. Kitabın özellikle tarihle bu kadar iyi yoğurulması ve her bir ayrıntının muhteşem ve beklenmedik şekilde başka bir ayrıntıya bağlanmasındaki ustalık beni benden aldı. Benim Doctor Who bölümlerinde ve kitaplarında aradığım yegane şey olan zekayla yıkanmıştı resmen kitap. Okurken başka bir şeyle uğraşamaz duruma geldim. Metroda okudum, otobüste okudum, yemek yerken okudum, uykumdan çalarak okudum; okudum da okudum. Böyle olunca da zaten kısa olan kitap haliyle iki günde bitiverdi. Daha önce bu kadar içten 'Keşke daha uzun olsaydı!' dediğim kitap sayısı sınırlıdır.
Kitabın hikayesindeki muhteşemlik güzel ve özenli yapılmış bir çeviriyle, kaliteli bir baskıyla ve kitabın minik ayracıyla bütünleşince daha da harika olmuş, daha da tadından yenmez olmuş. İthaki bu kitapla çıtayı Everest Dağı'na çıkardı ve gelecek Doctor Who kitaplarından beklentimi tavan yaptırdı. Sıradaki kitap Engines of War'u büyük bir merakla bekliyorum. Üstelik bu kez Savaş Doktoru'nu okuyacak olmamız beni daha da heyecanlandırıyor ^_^
Ey Whovianlar, bu kitabı okuyun. Çünkü Dehşet Ağı okumazsanız kesinlikle bir şeylerden mahrum kalacağınız bir güzellik. Okuyun ve okurken adeta bir Doctor Who bölümü izliyormuşçasına zihninizde canlanan bu hikayenin tadını çıkarın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
FREE BLOGGER TEMPLATE BY DESIGNER BLOGS