Özgün Adı: Every Day
Yazarı: David Levithan
Türü: Genç Yetişkin, Aşk, Dram
Goodreads Puanı: 4,00
Sayfa Sayısı: 335
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Basım Yılı: Levithan, 2012
Pegasus, 2015
Çevirmen: Derya İmen Aydınlık
Arka Kapak Yazısı:
Her gün farklı bedende. Her gün farklı hayatta. Her gün aynı kıza âşık.
Uyandım. Anında kim olduğumu anlamam gerekti. Mesele sadece bedenim de değil… gözlerimi açtığımda kolumun renginin açık mı koyu mu olduğu, saçımın uzun mu kısa mı olduğu, şişman mı zayıf mı olduğum, kız mı erkek mi olduğum, yara bere içinde mi yoksa pürüzsüz mü olduğum… Her sabah farklı bir bedende uyanıyorsanız, vücut en kolay alışılan şey. Kavraması güç olabilen ise bedenin önceden yaşamış olduğu hayat. Her gün başka biriyim. Ben, kendimim; kendim olduğumu biliyorum ama ayrıca başka biriyim de. Hep böyle olageldi.
Bu kitabı okuyalı 1 aydan fazla zaman oldu ama yorumunu ancak girebiliyorum. O kadar yoğunum ki bu aralar, blogla doğru düzgün hiç ilgilenemedim. Özledim buraları.
Her Gün, blogun instagram hesabını açtığımdan beri her yerde karşıma çıkan bir kitaptı. Ama genç yetişkin türüne olan temkinli yaklaşımımdan dolayı uzak duruyordum; bir yandan da ikinci kitabı Another Day çıksın öyle okurum diyordum. Sonradan ikinci kitabın devam kitabı niteliğinde olmadığını öğrenince beklememe gerek kalmadı ve merakıma yenik düşerek kitabı edindim. Alır almaz da hemen okudum.
Öncelikle söylemem gereken şey; kitap beni şaşırttı. Eleanor ve Park da çok merak ettiğim bir kitaptı ve benim için tam anlamıyla bir hayal kırıklığı olmuştu; ondan sonra genç yetişkin kitaplarından daha da soğumuştum. Her Gün'ün de öyle olmasından korkuyordum ama kitap korkularımı yersiz çıkardı. Çok derin anlamlar ve kazanımlar beklemeden okuduğum için de olabilir, kitabı sevdim.
"Uyandım," diye başlıyor kitap. İlk bölümde, ana karakter olan A'nın, her gün farklı bir bedende uyanan, bir cinsiyeti olmayan, kendi yaşındaki insanların bedenine girebilen ve dolayısıyla bir bedene sahip olmayan biri olduğunu anlıyoruz. Misafir olduğu bedenlerin hayatlarını mümkün olduğu kadar az değiştirip ardında hiç iz bırakmadan gününü tamamlamaya çalışıyor. Bir kişinin bedenine bir kez giriyor ve bu şekilde doğmuş; nedenini ise kendi de bilmiyor. Bir ailesi, arkadaşı, gerçekte kim olduğunu söyleyebileceği hiç kimsesi yok; tamamen yalnız. Ne kadar zor olsa da buna alışmış ve hayatını bu şekilde sürdürmeye çalışıyor; ta ki bir gün bedenine girdiği genç erkeğin kız arkadaşına aşık olana kadar.
O günden sonra A her gün aşık olduğu kızın yanına gitmeye başlıyor, çeşitli yollarla her gün onunla yeniden tanışıyor; böyle oldukça ona daha da bağlanıyor ve hayatında ilk defa kendini birine böyle yakın hissediyor. Ona onu sevdiğini söylemek istiyor ve bundan sonra olan olaylarla A'nın kendisiyle ve hayatıyla olan sınavını okuyoruz.
Kitap gerçekten ilgi çekici bir konuya sahipti bence. Çok farklıydı. Esas olarak iki genç insanın ilişkisine yoğunlaşsa da ben A'nın diğerleriyle ve hayatla olan savaşını okurken daha çok keyif aldım. A henüz 16 yaşında olmasına rağmen zor hayatının bir getirisi olarak çok olgun ve gerçekçi bir karakterdi ve bu açılardan onu çok sevdim. En sevdiğim genç yetişkin karakter bile olabilir hatta. Aşkından vazgeçmemesi ve mutlu olmaya çabalaması da ayrıca çok güzeldi. Sonunda hüzünlenmekten kendimi alamadım.
Kitap çok sade ve akıcı bir anlatıma sahipti. Basit ve yormayan cümlelerle güzel konusu birleşince kitap 2 günde bitiverdi, ki ben normalde hızlı okuyan biri değilimdir. Temiz çeviri ve yazı hatasız basımıyla da benden artı puanları aldı. Umarım Pegasus diğer kitaplarında da buna dikkat eder ve daha düzgün metinler okuyabiliriz.
Kısacası Her Gün, farklı bir kitap okumak ve biraz hüzünlenmek isteyenler için güzel bir fırsat olabilir. Kaçırmayın derim.
O günden sonra A her gün aşık olduğu kızın yanına gitmeye başlıyor, çeşitli yollarla her gün onunla yeniden tanışıyor; böyle oldukça ona daha da bağlanıyor ve hayatında ilk defa kendini birine böyle yakın hissediyor. Ona onu sevdiğini söylemek istiyor ve bundan sonra olan olaylarla A'nın kendisiyle ve hayatıyla olan sınavını okuyoruz.
Kitap gerçekten ilgi çekici bir konuya sahipti bence. Çok farklıydı. Esas olarak iki genç insanın ilişkisine yoğunlaşsa da ben A'nın diğerleriyle ve hayatla olan savaşını okurken daha çok keyif aldım. A henüz 16 yaşında olmasına rağmen zor hayatının bir getirisi olarak çok olgun ve gerçekçi bir karakterdi ve bu açılardan onu çok sevdim. En sevdiğim genç yetişkin karakter bile olabilir hatta. Aşkından vazgeçmemesi ve mutlu olmaya çabalaması da ayrıca çok güzeldi. Sonunda hüzünlenmekten kendimi alamadım.
Kitap çok sade ve akıcı bir anlatıma sahipti. Basit ve yormayan cümlelerle güzel konusu birleşince kitap 2 günde bitiverdi, ki ben normalde hızlı okuyan biri değilimdir. Temiz çeviri ve yazı hatasız basımıyla da benden artı puanları aldı. Umarım Pegasus diğer kitaplarında da buna dikkat eder ve daha düzgün metinler okuyabiliriz.
Kısacası Her Gün, farklı bir kitap okumak ve biraz hüzünlenmek isteyenler için güzel bir fırsat olabilir. Kaçırmayın derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder