Bugün bloga uzun zamandır alışveriş yazısı girmediğimi fark ettim, halbuki her dışarı çıktığımda kitap almasam bile mutlaka kitapçıya uğrarım. Blogun instagram hesabını kontrol ettim (bayağı bir geriye giderek) ve gördüm ki en son yazdığım yazının üstüne biiiiiir sürü kitap almışım, instagramda da paylaşmışım ama burada yazmayı unutmuşum :( Aslında bir yandan da iyi oldu, her alışverişimde sadece bir iki kitap aldığım için onlara ayrı ayrı alışveriş yazısı girmektense böyle hepsini toptan halletmiş hepsinden bir arada bahsetmiş olacağım :)
Bu alışverişim yapalı neredeyse üç ay olmuş O.o Gurur ve Önyargı çooook ama çok uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı ve -nihayet- aldım, hatta okuyup bitirdim bile ^_^ Kitabı sevdim, aşk romanlarından normalde hazzetmesem de bu tamamen aşkla ilgili olmadığından ve hayatla ilgili tespitlerini de doğru ve yararlı bulduğumdan okumaktan çok zevk aldım. Öyle sade ama güzel bir anlatımı vardı, karakterler o kadar davranışları, hataları, düşünceleri ve duygularıyla her yönden 'insan' olan karakterlerdi ki Jane Austen'ın diğer kitapları da alınacaklar listeme girdiler. Kitaba 4 puan verdim, ama yorumunu gireceğimi sanmıyorum. Klasikleri yorumlamak pek haddim değilmiş gibi geliyor bana. Bülbülü Öldürmek de aynı şekilde uzun süredir aklımda olan bir kitaptı, o da sonunda kitaplığıma katıldı ama henüz okumadım. Okunacaklar listemde ön sıralarda yer alıyor. Kurucunun Kızı da instagramda diğer bookstagram hesaplarında çok ama çok sık gördüğüm ve kayıtsız kalamadığım bir kitap oldu, indirimde görünce kaptım. Yakın zamanda ikinci kitabı çıkacağı için bu da ilk okunacaklardan olacak.
Bu alışverişimi de yapalı neredeyse bir buçuk ay oluyor :D Yolda, önce ismiyle beni çeken, sonra konusu ve diğer bloglarda okuduğum yorumlarıyla iyice merakımı uyandıran bir kitap oldu. Hele kitabın hikayesini, yani yazarın yollarda geçen maceralarını bir oturuşta daktilo ettiği bilmem kaç metrelik ruloyu yayımlatmaya çalışma hikayesini, ilk yayımlandığı yıllarda sansürlenişini, orijinal rulonun elimize ne zorluklarla ulaştığını öğrendiğim ve kitabın türü de (yeraltı edebiyatı) merak ettiğim, birkaç örneğini okumak istediğim bir tür olduğu için hiç düşünmeden aldım. Çok merak ediyorum ve okumak için sabırsızlanıyorum. Aylak Adam ise alır almaz okuduğum bir kitap oldu, ve aşık oldum. Bu kitap için ne söylense az kalır, ne yazılsa eksik kalır, ne kadar okunsa yetmez. Ancak başucu kitabı yapılırsa hakkı verilmiş olur bence. Detaylı yorumunu blogda bulabilirsiniz. Kafes de, ilk çıktığından beri almak istediğim, deli gibi yorumlarını okuduğum, hakkında verilen haberleri takip ettiğim, diğer bloggerların videolarını izlediğim bir kitaptı, artık yeter deyip aldım. Zaten İthaki ne çıkarsa almak istiyorum. Elimdeki kitabı bitirince sanırım bunu okuyacağım, daha fazla bekleyemem çünkü.
Bu alışverişi geçen hafta yapmıştım, bunun için çok geç kalmış sayılmam yani ;) :) Sabahattin Ali, üniversitenin ilk yılında okuduğum Kürk Mantolu Madonna'yla beni kendine hayran bırakan bir yazar olmuştu. Sonra Değirmen ve Kuyucaklı Yusuf'u da okuyunca yazarın külliyatını edinmeye ve okumaya karar verdim. Canım Aliye Ruhum Filiz de, instagramda hesabını severek takip ettiğim, okumayı sevdiği türler benimle benzer olan birinin tavsiyesiyle aldığım bir Sabahattin Ali kitabı oldu. Bu kitapta Sabahattin Ali'nin eşi Aliye'ye ve kızı Filiz'e yazdığı mektuplar bulunuyor. Sabahattin Ali'nin zorlu yaşamının ve yazarlığının eşi ve kızına nasıl yansıdığını, çok sevdiğim bu yazarın eş ve baba yönünün nasıl olduğunu keşfetmek için sabırsızlanıyorum. Tehlikeli Oyunlar içinse ne söyleyebilirim, bilemiyorum. Oğuz Atay benim uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı ama okumaya cesaret edemiyordum, birkaç hafta önce bir cesaret Korkuyu Beklerken'le açılışı yaptım. Şu anda Tutunamayanlar'ı okuyorum ve kitapların Selim'i nasıl mahvettiğini çok iyi anlıyorum. Oğuzcuğum Atay da Sabahattin Ali gibi külliyatını, özellikle de Günlük'ünü okumayı çok istediğim bir yazar oldu çoktan, hatta kitaplarını okumaya başlamadan önce bile öyleydi. Yavaş yavaş hepsini alıp okuyacağım.
Bunlar da iki üç gün önce yaptığım alışverişin ganimetleri. Aslında bu seferki pek alışveriş sayılmaz, çünkü bu güzellikleri çooook eskiden market reyonlarında ucuza satılan saçma sapan yayınevlerinin kötü çevirilerini aldığım yıllardır evde duran klasikleri toplayıp sahafa gitmekle ve bunlarla onları takas etmekle edindim. Uzun zaman önce Medyum'un filmini izlemiş ve pek beğenmemiştim, nasılsa filmini izledim kitabını okumasam da olur diye düşünüyordum. Ama sonra internette kitap ve film arasındaki farklarla ve Stephen King onaylamadığı halde yapılan değişimlerle haliyle de yazarın bu nedenle filmden hiç memnun olmadığıyla ilgili bir yazı okudum ve kitabı edinmeye karar verdim. Kitabın yeni baskısının olmadığını da öğrendim ve sahafta görünce hemen kaptım. Diğerleri ise raftan rastgele aldığım kitaplar oldu, konuları hakkında pek bilgim yok ama umarım severim. Bunlarla birlikte elimde toplam on King kitabı oldu, neredeyse hiçbiri sıfır değil ama olsun, ikinci el kitap candır ^_^
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder