Doctor Who: Shada / Douglas Adams - Gareth Roberts

Kitabı henüz bitirdim ve bitirdikten sonraki ilk düşüncem; "İçinde Doktor'un olduğu bir hikaye nasıl kötü olabilir ki?!" oldu. Evet, kitap kesinlikle harikaydı. Pek de kısa sayılmayacak 440 sayfasıyla beni kendine öyle bir bağladı ki bir çırpıda 2 günde bitiriverdim. Okurken heyecanlandım, ayağa fırladım, nefesimi tuttum, kitapla konuştum (gayet sesli olarak :D ) ve bol bol güldüm :))

Shada, Doctor Who'nun klasik serisi için Douglas Adams'ın yazdığı birkaç bölümlük bir senaryoyken bazı nedenlerden dolayı bir kısmı çekilse de bitirilememiş ve yayınlanamamış bir hikaye aslında. Senaryo yıllar sonra yeni seri Doctor Who'nun senaristliğini de yapan ve birkaç tane Doctor Who romanı yazmış olan Gareth Roberts tarafından kitap haline getirilip yayımlanmış. İyi de yapılmış, yoksa biz Whovian'lar bu güzelim hikayeden mahrum kalmış olacaktık ^_^

Hikaye belki de en tatlı Doktor olan 4. Doktor zamanında geçiyor. Böyle dedim diye klasik seriyi yalayıp yuttum sanmayın, izlemeyi denedim ama pek başarılı olduğum söylenemez (sonuçta 26 tane sezondan bahsediyoruz) :(( Kendimi diziye ve kitaba o kadar kaptırdım ki internetten şimdiye kadarki bütün Doktorlara baktım, bence en sevimlisi de uzun atkısı ve kıvırcık saçlarıyla 4. Doktor'u canlandıran sevgili Tom Baker'dı ^_^

İşte size Fourth Doctor:

Douglas Adams'ın muzip kaleminden çıkan hikayedeki bu Doktor kitabı okurken kafamda canlanan Doktor'un ta kendisiydi; bu da benim için eğlenceyi daha da artırdı :D Aslında hikaye beni diken üstünde oturttu da denilebilir, hatta tam anlamıyla böyle oldu. Tam kaçtılar derken yakalandılar, tam bitti derken bir sorun çıktı, vs vs... Ama Doktor'un zekasıyla, verdiği tepkilerle ve yazılan müthiş diyaloglarla bolca güldüğüm için o hava çok güzel dağıldı ve keyfi de arttı. Aslında tam bir Doktor Who bölümü izliyormuş gibi oldum hikayeyi okurken; asla bir yabancılık hissetmedim veya sıkılmadım. Bu da yapılan işin kalitesinin göstergesi elbette :)

Lafı bu kadar uzattın, kitabı övdün durdun; sadede gel artık, Shada ne diye soracak olursanız; bu size söyleyemeyeceğim bir nokta olur ne yazık ki :( Çünkü bütün olay burada gizli. Hikayenin başında Doktor ve yol arkadaşı (dizideki söylenişiyle companion, ki o da alıştığımız şekliyle bir insan değil, Doktor gibi Gallifrey gezegeninden bir Zaman Leydisi olan Romana idi) Doktor'un eski bir arkadaşı olan Profesör'ü çalıştığı Cambridge Üniversitesi'inde ziyarete gidiyorlar. Bir şekilde çok tehlikeli olan ve Dünya'da bile olmaması gereken, Gallifrey'de korunuyor olarak bildikleri Gallifrey'in Muhterem ve Kadim Yasaları kitabının yanlış ve kötü niyetli ellere geçmek üzere olduğunu anlıyorlar ve hikaye başlıyor. Shada'nın ne ya da kim olduğu ise kitabın ilerleyen sayfalarında gizli :)

Kısacası; eğer bir Whovian'sanız, olmasanız bile Doktor'a aşinasanız, değilseniz bile güzel bir bilim kurgu hikayesi okumak istiyorsanız Shada'ya bir şans verin, kesinlikle buna değdiğini göreceksiniz :))

Yazının buradan sonraki kısmı klasik seriden görüntüler ve hikaye hakkında spoilerlar içermektedir. Kitabı okumayı düşünüyorsanız devam etmemeniz tavsiye edilir ^_^

Meraklı ben kitabı bu kadar severim ve 35 sene önce bu hikayenin bir kısmının çekildiğini öğrenirim de hiç araştırmaz mıyım? Tabi ki araştırırım! İnternet sağolsun, basit bir aramayla çekilen bölümden görüntülere ve hatta bölüme ulaştım; ama izlemek pek içimden gelmedi. Hikaye, karakterler, mekan kafamda canlandığı haliyle kalsın istedim. Film ya da dizi izlemeyi ne kadar çok sevsem de kitapların en büyük farkı ve artısı bu nokta bana göre; kitabı okurken özgürsün, her şeyi, tüm atmosferi kendi kafanda canlandırıp hayal edebiliyorsun. Hem yönetmen, hem senarist, hem oyuncu; bütün cast sana bağlı, sana uymak zorunda; hatta cast sensin. Hayal gücü tamamen sana ait. Ama izlerken öyle mi? Başkasının kafasında yarattığı dünyaya sıkışıp kalıyorsun ve sadece izliyorsun, sana kalmadan onlar bütün işi halletmiş, hikayeyi kurgulamış, sana söz hakkı tanımamış oluyorlar. Çok sevdiğim bir kitap filme dökülünce sevmemem de bundan kaynaklanıyor çoğu zaman. Tabi ki izlemek de güzel, ondan da çok büyük keyif alıyorum ama kitaplar başka, bambaşka bir dünya benim için.

Her neyse, kişisel düşünceleri bir kenara bırakalım ve gelelim o güzel Shada'ya :))

Doktor ve Romana'nın nehirde kayıkla gezdikleri kısımdan bir sahne. Ne kadar doğal ve güzeller değil mi? ^_^

Burada da Profesör, Doktor ve Romana'nın Profesör'ün odasındaki bir sahneleri var. Arkada da sevgili TARDIS tabi ki :))

Romana ve Profesör'ün de Gallifrey'li olmalarından bahsetmek istiyorum biraz da. Kitapta en çok hoşuma giden nokta da Doktor'dan başka bir Gallifrey'li daha görmek ve Galiffrey ve Zaman Lordları hakkında daha fazla bilgi edinme şansı oldu. Doktor'u modern seriden bilen ve Doktor'dan başka Zaman Lordu tanımayan bizler için bulunmaz bir nimet :)

Bunlar da sevimli kapıcı ve Skagra. Kitabı okurken Skagra'nın Cambridge'i ilk ziyaretinde üstünde olan kıyafeti tasvir eden bölümde bu şekilde bir şey canlanmamıştı hiç kafamda; o yüzden bunu görünce resmen kahkaha attım :D

Skagra'nın küresi ve Profesör'ün zihnine yaptığı saldırı...

Ölü Profesör ve olayın şokundaki Romana'yla K-9 :(( Profesör Romana, Clare ve Chris'in de hemfikir olduğu gibi öylesine tatlı bir ihtiyardı ki, ölümünü okurken üzüldüm :((

Ve Skagra'nın peşindeki Chris, Romana ve Doktor. Bu sahneden sonra ne kadar çekilmiş bilemiyorum, tahmin ettiğim üzere en son çekilen sahnelerden biriydi sanırım çünkü pek bir görüntü bulamadım bundan sonra. Ama tabi ki çekilmiş de olabilir, bilemeyiz :))

Biraz uzun bir yazı oldu ama ben yazarken çok keyif aldım. Siz de almışsınızdır ve buraya kadar okumuşsunuzdur diye umuyorum ve yazıyı Doktor'un kitaptaki en sevdiğim sözüyle bitiriyorum:

"O Büyük Akıl Suçlusu'ydu, unutma," dedi Doktor. "Ne kadar başarılı bir firar planlamış. Her şeyi bırakıp defolup gitmek ve sonra beyin güçlerini, kendisini mahkum edenlere burada bir hapishanenin var olduğunu bile unutturmak için kullanmaktan daha iyi bir plan olabilir mi?"